Son Dakika Haberler Haberiniz Olsun
Related Articles
İtalyan araştırmacılar, Mısır’ın Giza Piramitleri’nin altında 1200 metreden fazla uzanan, muazzam bir yer altı kenti keşfettiklerini argüman ediyor. Bu keşif, piramitlerin kendisinden 10 kat daha büyük yer altı yapılarının varlığını ortaya koyuyor.
Keşif, dünya çapında büyük yankı uyandırarak, toplumsal medya ve haber platformlarında da süratle yayıldı. Florida Kongre Üyesi Anna Paulina Luna, bu yer altı yapılarıyla ilgili paylaşımda bulunarak, halkın ilgisini çekti. Toplumsal medya platformlarında ise keşifle ilgili yapılan yorumlar, keşfin doğruluğu ve bilimsel desteği hakkında büyük bir tartışma başlattı.
HANGİ TEKNOLOJİ KULLANDILDI?
Keşif, sonar radarlarının okyanus derinliklerini haritalamak için kullanılan teknolojisinin gibisi bir halde, yerin altındaki yapıların tespit edilmesine imkan tanıyan bir araştırma sonucunda ortaya çıktı. Radar darbeleriyle yüksek çözünürlüklü imajlar elde eden bu teknolojinin, piramitlerin derinliklerindeki yer altı yapıları tespit etmek için kullanılması, pek çok kişinin dikkatini çekti.
İtalyan bilim insanları, yer altı kentlerinin varlığına dair dataları uydu radarları ve yer altı sismik hareketlere dayanan küçük titreşimlerden elde ettiklerini belirtiyor. Bu yeni radar teknolojisi, fizikî hafriyatlar yapılmadan yerin altındaki katmanları üç boyutlu olarak görüntülemeyi başarıyor.
PİRAMİTLERİN ALTINDA NE KEŞFEDİLDİ?
Araştırmaya nazaran, Giza Piramitleri’nin altındaki 640 metrede, sekiz dikey silindirik yapının bulunduğu tez ediliyor. Bu yapılar, piramitlerin her biri için farklı başka bulundu. Ayrıyeten, 1220 metre daha derinlikte diğer bilinmeyen yapılar keşfedildi.
İtalya’daki Pisa Üniversitesi’nden Corrado Malanga ve Strathclyde Üniversitesi’nden Armando Mei, bu yapıları keşfettiklerini belirtirken, yapıları tanımlamak için ‘silindirik şaftlar’ tabirlerini kullandı. Silindirik yapıların spiral yollarla çevrili olduğu ve piramitlere direkt bir ilişki sağladığı vurgulanıyor.
Araştırma takımının içinde yer alan Nicole Ciccolo ise bu yer altı sisteminin üç piramidi birbirine bağlayan geniş odalar ve koridorlardan oluştuğunu öne sürdü. Ayrıca yapıların, eski Mısır’ın ‘Amenti Salonları’ ismi verilen ve kutsal kabul edilen yerlerle güçlü bir korelasyona sahip olduğunu da belirtti.
Ciccolo, piramitlerin altındaki geniş odaların, antik Mısır’ın topografyasını ve dini inançlarını anlamada değerli ipuçları sunduğunu sav ediyor. Bu keşif, antik Mısır’ın çok daha karmaşık ve kapsamlı bir yer altı yapısına sahip olabileceğine işaret ediyor.
BAZI UZMANLAR ARAŞTIRMANIN SONUÇLARINA KARŞI ÇIKIYOR
Bu gelişmiş teknolojiye karşın, bağımsız uzmanlar, bu kadar derinlere nüfuz etmenin ve yüksek çözünürlüklü imgeler elde etmenin çok güç olduğunu, münasebetiyle bu keşfin doğruluğuna dair kuşkularını lisana getiriyorlar.
Giza Piramitleri’nin altındaki yer altı yapıları tespit etmeye yönelik kullanılan radar tekniği hakkında kuşkucu yaklaşan uzmanlar, bu bulguların bir yanılsama ya da yanlış yorumlamalardan kaynaklanabileceğini belirtiyor.
Ancak birtakım araştırmacılar, keşfin doğruluğunu kabul ediyor ve bu durum antik Mısır tarihi ile piramitlerin inşa süreciyle ilgili bildiklerimizi esaslı bir halde değiştirebilir yorumunda bulunuyor.
Denver Üniversitesi’nden radar uzmanı Profesör Lawrence Conyers de bu keşfe dair önemli kuşkularını lisana getirdi. Conyers, kullanılan radar teknolojisinin bu kadar derine inmesini sağlayacak kadar güçlü olmadığını savunuyor. Ayrıyeten, radar darbelerinin bu kadar derin katmanlardan bilgi toplayacak kadar hassas olmayabileceğini belirtiyor.
Conyers, piramitlerin inşa edilmesinden evvel altlarında birtakım küçük yapılar bulunmuş olabileceğini fakat bunların bu kadar büyük ve karmaşık bir yer altı kenti oluşturacak kadar büyük olmadığını söz etti. Eski medeniyetlerde, piramitlerin çoğunlukla merasim maksatlı olarak mağara ve oyukların girişlerine inşa edildiği biliniyor.
KEŞFİ YAPAN TAKIM VE GELECEK PLANLARI
Keşif grubunda yer alan isimler, farklı disiplinlerden gelen araştırmacılardan oluşuyor. Corrado Malanga, UFO bilimcisi olarak tanınıyor ve İtalya’da 10 yıldan fazla müddettir devam eden UFO müşahedeleri üzerine çalışıyor. Filippo Biondi, radar teknolojisinde uzmanlaşmış bir isim ve Armando Mei, hanedan öncesi Mısır bilim üzerine çalışmalar yapıyor.
Bu isimler, daha evvel Kefren Piramidi’ndeki kapalı odalar ve rampalar hakkında bir çalışma yapmış ve bu çalışmaları 2022’de yayınlamışlardı. Grup, Giza Piramitleri’ndeki bu yeni keşif için de birebir radar teknolojisini kullanarak daha detaylı incelemeler yapmayı planlıyor.
Şu ana kadar çalışma heyecan yaratmasına karşın, şimdi bilimsel bir mecmuada yayımlanmadı ve bağımsız uzmanlar tarafından onaylanması gerekiyor. Profesör Conyers, bu tür çalışmaların geçerliliğini test etmenin tek yolunun ‘hedefli kazılar’ olduğunu söz ediyor. Grup, 2025 yılı boyunca bu araştırmaları derinleştirerek daha fazla bilgi toplayıp, bu keşiflerin doğruluğunu kanıtlamayı amaçlıyor.
TEK YENİ KEŞİF BU DEĞİL! PİRAMİTLERDE BİLİNMEYEN VE ŞAŞIRTAN İSKELETLER BULUNDU
Piramitlerle ilgili en yeni keşif yalnızca bu değil. Araştırmacılar, Sudan hududunda bulunan Tombos’taki piramitlerde, ağır fizikî aktivitelerle şekillenen iskeletler buldu. Bu bulgular, piramitlere gömülenlerin yalnızca seçkin sınıf üyeleri değil, tıpkı vakitte ağır işlerle uğraşan düşük statülü personeller olduğunu gösteriyor.
Bilim insanları, “Bir vakitler sadece seçkinlerin son dinlenme yeri olarak düşünülen piramit mezarlarında, düşük statülü personellerin de bulunduğu fikri kuvvetleniyor” açıklamasını yaptı. Yapılan tahlillere nazaran, mezarlık alanlarında ve mezar tiplerinde fizikî olarak faal ve daha az faal bireylerin karışımı bir görünüm ortaya çıkıyor.
BU KEŞİF TÜM BİLİNENLERİ KÖKTEN DEĞİŞTİREBİLİR
Bu keşif, Mısır Piramitleri’nin inşa edilme sürecine dair bildiklerimizi temelden değiştirebilir. Tombos, günümüz Sudan hududunda, Nil Irmağı yakınlarında bulunan kıymetli bir arkeolojik alan olarak biliniyor. MÖ 1500 civarında Mısırlıların Nubia bölgesini fethetmesinin akabinde, Tombos değerli bir Mısır sömürge merkezi haline geldi. Tombos’ta bulunan piramitlerde, insan kalıntılarıyla birlikte büyük çömlekler, vazolar ve cenaze eşyaları da bulundu.
En büyük piramit kompleksinin, MÖ 1077 ile MÖ 943 yılları ortasında karar süren Mısır Firavunu Siamun’a ilişkin olduğu düşünülüyor. Bu piramit, büyük bir şapel avlusu ve cenaze konileriyle süslenmişti. Cenaze konileri, Mısır’da dekorasyon ve sembolik adak olarak kullanılan kilden yapılmış küçük konilerdi.
Leiden Üniversitesi’nden arkeolog Sarah Schrader, piramitlerde bulunan iskeletlerin kaslar, tendonlar ve bağlarla ilgili izlerini inceledi. İlginç bir biçimde, birtakım iskeletler çok az fizikî aktiviteye işaret ederken, başkaları ise hayatları boyunca çok daha faal olan bireylere ilişkin. Bu durum, düşük aktiviteli bireylerin soylulardan, etkin bireylerin ise çalışkan, seçkin olmayan kısımdan olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, varlıklı Mısırlı seçkinlerin ve personellerin aktivite kalıplarındaki farklılıkların, bu bireylerin iskeletlerini ayırt etmeyi kolaylaştırdığını vurguluyor. Tahminen de emekçiler, efendilerinin yanında, öbür dünyada da onlara hizmet etmeleri niyetiyle gömülmüşlerdi. Bununla birlikte, araştırmacılar Tombos’un Mısır denetimine girdiği periyotta, insan kurban etme pratiğiyle ilgili rastgele bir ispat bulunmadığını belirtiyor.
Daily Mail’in ‘Scientists say they’ve discovered ‘vast city’ UNDERNEATH Egypt’s Giza pyramids… but experts raise concerns’ ile ‘Scientists discover surprising skeletons hidden in the Egyptian pyramids – and they could reshape the entire story of the iconic structures’ başlıklı haberlerinden derlenmiştir.
Fotoğraflar: iStock
